Mimari&Tasarım

Antik Çağlardan Günümüze Mimari Tarzlar ve Özellikleri

Tarih sahnesine bakıldığında antik çağlardan itibaren başlayan ve günümüze kadar geçen süreçte değişiklik gösteren pek çok farklı mimari tarzlar vardır. Farklı kültürel yapılara, mimari bakış açısına ve imkânlara sahip olan bölgelerde mimari yapıların değişim gösterdiği yadsınamaz bir gerçektir. Bu doğrultuda geçmişten günümüze ön plana çıkmış ve bir dönem uygulanmış olan mimari tarzların varlığından söz edilebilir. Özellikleri bakımından da mimari yapılar farklı bir anlama hizmet eder.

Mimari Tarzlar

Dünya genelinde çeşitli coğrafyalarda ön plana çıkmış olan mimari tarzlar arasında 12 farklı mimari fikir ve yapılardan söz edilebilir. Klasik mimariden gotik mimarı stiline günümüze kadar varlığını sürdüren tarihi yapılar ve modern binalar bulunur. Belli bir dönem etkinliğini korumuş olan bu mimari fikirlerin çoğu günümüzde de tercih edilmeye devam eder.

1. Klasik Mimari

Klasik mimari tarz antik Yunanda ve Roma’da kendini gösteren bir mimari fikirdir. Milattan önce 7. ve 4. yüzyıllarda ön plana çıkan klasik mimaride korint, iyonik ve dor başlıca yapı taşlarıdır. Belirli bir şablon üzerinden inşa edilen klasik yapılarda geometri ve simetri gibi düzen perspektifleri yer alır. Aynı zamanda klasik mimari örnekleri daha çok dönemin tapınaklarında ve ibadet yerlerinde görülür. Klasik mimari tarzlar ile yapılan başlıca yapılar arasında ise Atina’da yer alan Akropolis Kompleksi belirtilebilir. Bunun dışında Roma’da bulunan Kolezyum da bir klasik mimari örneğidir.

2. Rönesans Mimari

15. yüzyıl başlarında kendini göstermeye başlayan Rönesans mimari tarzı Floransa’da ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda Orta Çağ döneminde etkili olan Gotik mimarinin yerini alır. Antik Roma formalarının canlandığı görülen Rönesans mimarisinde yuvarlak kemer ve sütunların ön plana çıktığı gibi kubbe ve tünel tonoz gibi motiflere de yer verilir. Bunun yanı sıra Rönesans yapılarında rüstik yani işlenmemiş taş kullanımı yaygın olarak görülür. Türkiye’de Rönesans mimarisine başlıca örnek ise Ayasofya’dır.

3. Romanesk Mimari

Romanesk mimari yapısı Avrupa Devletlerinin savaş halinde olduğu 6 ve 9. yüzyıllarda etkisini gösterir. Özellikle de savaş döneminde yapıların daha dayanıklı olabilmesi açısından mimari tarzda da değişikliğe gidilmiştir. Bu kapsamda Romanesk mimarisinde Antik Roma Cumhuriyeti’nden esintilere de yer verilir. Yapılar dayanıklı ve ağır duvarlardan, minimal açıklıklara sahip kemelerle bütünleşir. Haçlı Seferleri sürecinde yapımı gerçekleşen ve İspanya’da bulunan Santiago de Compostela Katedrali Romanesk mimari tarzına başlıca bir örnektir.

4. Gotik Mimari

Fransa’da ortaya çıkan mimari tarzlar arasında yer alan Gotik mimari, Orta Çağ döneminde 900 ve 1300 yıllarında kendini gösterir. Opus Francigenum olarak da belirtilen Gotik Mimarisinde yığma yapı tarzı benimsenir. Buna bağlı olarak keskin sivri kemelere sahip yapılar ve tonozlu sütunların oluşumu da gözlemlenir. Başlıca Gotik mimari eseri olarak nitelendirilebilen yapıların başında Fransa’da bulunan Notre Dame binası gelir. Bunun yanı sıra dünya mirası alanı olarak da ifade edilen Reims Katedrali de Gotik mimari tazına sahiptir.

5. Barok Mimari

Monarşist bir rejime sahip olan 16. yüzyıl Avrupa’sında Barok mimari tarzı dini yapılarda kendini göstermeye başlar. Diğer mimari tarzlara nazaran daha duyusal ve dramatik bir stil olarak ifade edilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte Barok mimarisinde dikkat çeken özellikler ise ovallik, kıvrımlı ve çarpıklık bulunur. Aynı zamanda içbükey ya da dışbükey formlar da Barok mimarisinde tercih edilen unsurlardandır. Fransa’da bulunan Versay Sarayı ya da Viyana’daki Schönbrunn Sarayı Barok mimari örneklerindendir. İlk Barok mimari özelliklerini taşıyan yapı ise Roma’daki Gesu Kilisesi olarak belirtilir.

6. Neoklasik Mimari

18. yüzyılda klasik mimari tarzlar yeniden canlanmaya başlar ve Neoklasik mimari yapılardan söz edilmeye başlanır. Eski Roma ve Yunan klasik mimari tarzlarını andıran Neoklasik mimaride daha çok temiz ve zarif çizgiler dikkat çeker. Aynı zamanda birbirinden bağımsız sütunlar ve düzenli bir görünüm ön plana çıkar. Devasa yapıların eşlik ettiği Neoklasik mimari Avrupa’daki kültürel üretimin artmasının da bir etkisi olarak nitelendirilir. 19. yüzyıla kadar etkisini gösteren bu mimari tarza İngiltere’de bulunan Liverpool İngiltere Bankası binası örnek olarak verilebilir.

7. Viktorya Dönemi Mimarisi

Dönemin İngiltere Kraliçesi olan Victoria’nın saltanatı sürecinde inşası yapılan binaların mimari tarzı Viktorya dönemi mimarisi olarak belirtilir. Özel bir tasarıma bağlı kalmadan sürdürülen yapılarda Romanesk ve Gotik unsurlarının yeniden canlandığı başlıca görülen izlenimlerdir. Aynı zamanda Tudor unsurlarına da Viktorya Dönemi mimarisinde rastlanır. Daha çok Sanayi Devrimi sürecinde konut ev yapılarında kullanılan bir mimari stil olmuştur. Detaylı süslemelerin olduğu ve canlı renklerin eşlik ettiği asimetrik tasarımların bulunması Viktorya Dönemi mimarisinin başlıca özellikleri arasındadır. Londra’daki Westminster Sarayı bu mimari tarza örnek olarak verilebilir.

8. Modern Mimari

Minimalist bir düşünce yapısı ile ortaya çıkan Modern mimari tarzlar daha çok 20. yüzyılın başlarında etkisini göstermiştir. Birden fazla farklı stili kapsayan modern mimaride daha çok temiz yapı ve sade bir form tercih edilir. Aynı zamanda modern mimari yapılarında beton, çelik ve cam kullanımı da yaygın olarak görülür. Modern mimari örnekleri arasında sıralanabilecek başlıca yapılar ise Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Frank Lloyd Wright’ın Fallingwater evi ve Ludwig Mies van Der Rohe’nin Berlin’deki Neue Nationalgalerie binasıdır.

9. Post-Modern Mimari

1960 yıllarında kendini göstermeye başlayan Post-modern mimari yapı katılığa ve kemer sıkmaya bir tepki olarak ortaya çıkar. Post-modern mimari örneklerinde sadece modern bir mimari bakış açısı izlenilmez. Aynı zamanda yapıların dış cephelerinde çeşitli süslemelere ve dekoratif unsurlara da yer verildiği görülür. Pek çok farklı mimari stilin karışımının ele alınmasıyla oluşturulan Post-modern mimaride tek bir mimari stilden ilham alınmamıştır. Melez bir mimari tarzda oluşturulan bu yapılara örnek olarak Birleşik Krallık’ ta bulunan SIS Binası örnek verilebilir.

10. Neofütürist Mimari

İdealist bir düşünce ile geleceğe yönelik olarak yaklaşım sergileyen Neofütürist mimari yapılarda benzersiz ve imkânsız formlar ele alınmıştır. Yenilikçi yapıların oluşturulabilmesi için de yeni nesil teknolojilerden yararlanılır. Doğal fizik kurallarına meydan okuyacak türden yapıların inşa edilmesi ile Neofütürist mimariden söz edilebilir. Yeni nesil bir mimari tarz anlayışı olan Neofütürist yapılara Katar’da bulunan 2022 FIFA Dünya Kupası Stadyumu ya da Azerbaycan’da bulunan Haydar Aliyev Kültür Merkezi birer örnektir.

11. Art Deco

İlk Art Deco mimari tarzlar Fransız mimar Auguste Perret tarafından yapılan mimari yapı tasarımları ile ortaya çıkar. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Fransa’da etkisini gösteren bu mimari fikirde birden fazla unsurun harmanlandığı görülür. El yapımı unsurlar ve modern tasarım Art Deco stiline sahip yapılarda birlikte kullanılır. Aynı zamanda bu mimari tarz teknolojik gelişmelerin ilerlemesine duyulan inanışı da simgeler.

12. Art Nouveau

Art Nouveau mimari tarzı sadece mimaride değil aynı zamanda tipografide ve mobilyaların tasarlanmasında da etkili olmuş bir mimari düşüncedir. Aynı zamanda dekoratif unsurlara yer verilmesi, kıvrımlı çizgilerin oluşumunun gözlemlenmesi gibi fikirler ile kendini göstermiştir. Art Nouveau mimari tarzlar daha çok organik şekillerden ilham alınarak yapılan süslemelerle de doludur.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir